24 Ağustos 2014 Pazar


    Son zamanlarda bana bişeyler oldu sanırım. Uzun zamandır toparlanma modu yaramadı. yak anacım yok alışık olmayan götte dondurmaz derler. Ne diye sıkıyorum kendimi... Hep bu kaytan yüzünden gül gibi çocuğu ne hallere soktu :)
   Yok yok ona buna çamur atmıyım. Dinlenmek biraz kendime gelmek istedim ama abarttım sanırım. Ev kuşu oldum yav. Daha yarım saat önce elimde kepçe kışlık sos hazırlıyorum. Bir an fark ettim evde kalmış kız kurusu moduna girmişim. Silkelenip kendime geleyim biraz şu andan tezi yok gönül kapılarımı açıyorum. Şöyle tatlı şirin birisini bulma vakti geldi. 

 Eee tabi yeni aşk yeni yazılar demek burayı da ihmal etmek olmaz...

Ve Kaancım artık seni bi görsem diyorum

9 Şubat 2014 Pazar

Sevdiğim…




Sevdiğim…
      Geceyi , gündüzü unutur oldum. Her sabah güneş doğuyor, her gece ay ama. Gündüz güneşimdin gece ay’ım , kış olsun bana ne sen baharım'dın. Leylaklar , güller başkalarının olsun. İzmir'in en güzel yasemeni benimdi.
      Artık kızmıyorum bulutlara neden ağlıyorlar diye, rüzgar aşk acısı ağlatır derdi. Bulutlar deniz için tekrar kavuşmak ağlıyormuş, peki gözlerim sevdiğim. Gözlerim sen diye ağlıyor , ne zaman kavuşacaklar sana. Rüzgarda kokunu, gölgelerde izlerin arar oldum. Anıları sorgular düşlerim. Bir parça, bir parçan var mı unutulan, gözden kaçan.
      Gel sevgili, gel. Bırak yine senin olayım kızdığında çat bana, duygulandığın'da omuzumda ağla, karşılıklı içelim tekrar, dalıp gittiğinde seni izleyeyim. Uyurken uyanıp seni seyredeyim, usulca öpeyim saçlarını teninde uykuya dalayım tekrar.


Olmuyor sevdiğim. Sensiz gün gece, gece gün olmuyor. 

27 Kasım 2013 Çarşamba

Senin yerine ben söylerim

Ne oldu sevgilim. Neden susuyorsun. Bu belirsizlik neden ? Konuş bir şeyler söyle... Dur ben söyleyeyim senin yerine, ben anlatıyım anlatmak söyleyemediklerini....
   Başta arzuydu her şey, bedenin istiyor arzuların açlığını arttırıyordu. Anlık bir şey istiyordun ufak bir kaçamak, ilk dokunuştan sonra fazlası biraz daha ilerisi. Hoşuna gittiğinden belki, belkide doyamamıştın daha. Biraz daha sürsün istedin sevişmeler, zamanla alışkanlığa dönüştüm senin için. Hem karşılıklı istenilen bir şeydi sevişmeler, düşünmedin düşünemedin. Karşındakinin aşkla baktığını, daha ilk dokunuşunda sevdiğini seni. Fark ettiğinde kendini'de beni de kandırdın sevgilim. Arzu ile aşkı ayıramadın sevgilim.
  Yavaş yavaş doymaya başladın benden, farklı bedenler, farklılıklar istemeye başladın. Ama dile getiremiyor'dun bunu , böyle birey olamazdı senin için. İnsan sevgilisini başka biri için terke'demezdi. Fakat açlık benliğinden öne geçti yine. Ufak bir kaçamak, kimsenin bilmesine gerek olmayan önemsiz bir kaçamak ne olacak ki. İlki ikinciyi hazırladı, ikinci üçüncüyü. Canın acıyordu aslında birini seviyorken başkasıyla olmak kendinle çatışmana sebep oluyordu.
  Duygularını bastırıp kaçtın, kolay olan buydu nasıl olsa. Nereden bilirdin ki bir kaçamak sırasında aşık olacağını, başka bir insana böyle duygularla bağlanacağını..
  Şimdi ise karşımdasın, söyleyemiyorsun anlatamıyorsun. Ben senide kendimi de kandırmışım diyemiyorsun, neden öfkelenmem'den mi korkuyorsun ? Yada kırılmam'dan.
 Dinle sevgilim. Kızgın değilim sana, aslında kendime kızgınım. Başından beri farkındaydım duygularının, kalbinde aşk olmadığının. Gözlerine ilk baktığımda aşık olmuştum sana, sevmediğini bilerek senin oldum. Senin kadar bende suçluyum sevgilim. Benim olursun sandım, duygularımı gördükçe sende aşık olursun sandım.
  Git şimdi sevgilim, Aşık olduğun adama git.. Fakat konuş onunla duygularını konuş, hislerini konuş, aşkı aşık olmayı. Senin gibi aşık olduğuna emin ol sevgilim..
 Ben mi ? Ben alışkınım güzelim, severken ayrılmaya , terk edilmeye alışkınım sevgilim. Hem aşk sevdiğinin mutlu olmasını istemek değil mi ? Benimle olmasa da mutlu ol sevgilim......

        '' Bensiz yalan olacağına...
                                               Bensiz gerçek olsun.... AŞK ''

7 Şubat 2013 Perşembe

içimden geldi bi kaç yazı

Görüyor musun sevgilim sende beni hazan perdesinde,
Duyuyor musun sevgilim sende beni Bad-ı saba 'nın sesinde 
Gönül bi çare gezinir oldu Gamm bahçesinde
Anıyor musun sevgilim sende beni her nefesinde

Umayin....

Bir kadeh aldım elime, içinde yardan kalan anılar,
Sessizce dökülüyor gözlerimden yaşlar
Dilde takat kalmadı yâri anmaktan,
Sessizce dökülüyor gözlerimden yaşlar

Umayin....

Ey gözlerine vurgun olduğum sevgili Nerdesin ?
Seslensem yücelere aceb döner misin ?
Sele döndü gözlerim, zülfün telinle siler misin ?
Dünü, bu günü, yarını bana tekrar bahseder misin ?

Ey sözlerine vurgun olduğum sevgilim Nerdesin
Dalgaların sesinde, rüzgarın nefesinde sesin
Dinlerim aşkla çağlayan ırmakların sesini
Işıksız günlerim, yıldızsız gecelerim Nerdesin ?

Umayin....

Silkelen ey gönül, at artık üstündeki elemi
Giden sevgilin, döner mi geri ?
Dönse de senin midir artık, o mudur yine ?
Bakabilir misin gözlerine tekrar ? 
Sarabilir misin yine aşk ile ?
Alış artık gönül, aşıklar her daim gözyaşı dökücek.

Umayin....


içimden geldi öyle yazılar

20 Ocak 2013 Pazar

Buruk Bir Teçrübe


Bu gün bir konsere gitmek için elimde bilet ve istedigim kadar kişiyi götürme hakkı vardı.
Zaten bir avuç olan arkadaşlarıma haber verdim,  müsait olduğunu düşündüğüm ve bildiklerim bile gelmek istemedi.
Anladım sevgili arıyordum yanlızlığım için bir  istiyordum. Değil sevgili bir arkadaşım bile yokmuş ve ben zaten yanlızmışım. Yanında bir kaç kelime konuşacak kadar bile dostun yoksa sevgili istemek yanlış bence.
   Kızmayın bana herkezi uzaklaştırmasaydın diye. Ama konunun aslı.
Bir zamanlar varlıklı bir ailenin züppe ve herseyi cebindeki para ile alabilecegini sanan bir aptaldım. Böyle büyütülmüştüm ailem bile, sevgilerini para ile gösteriyorlardı. Arkadaşlar o hoo o okadar vardı ki, ne tarafa dönsem biri yanımda ve hep eğleniyoruz. Bir gün babam battım diye geldi, aman canım ne olucak ki para var toparladık hemen borçlar ödendi. Kısa bir süre sonra tekrar aynı söz. Ne oluyor diyemeden bi kaç şey satıldı kalan para ile borçlar ödendi. Babam kredi kartı hastalığına yakalanmış ve nerden ne çektiğini bile bilmez duruma gelmiş. Tamam silkelenip kendimize gelelim dedik. O dönemler bana ait olan bir temizlik ürünleri dükkanım vardı ve aileme destek olup toplarlanalım dedim. kalan birikimler ve babamın maaşı ve benim kazancım ile eski evi satıp yeni güzel bir ev alıp herseyi unutalım dedik. Başladıkta :) ev satılığa çıkarıldı, para ayarlandı, yeni ev bulundu, aradaki  fark için ufak bir kredi çekicektik başvuru yapıldı.
O kadar güvenim vardı ki anlatamam herşeye yetişmeye aileme hakim olmaya çalışıyordum. (yazık) Artık kredi onaylandı evi alabiliriz deyip eşşa bakmaya gittik. Düşüne biliyormusunuz... Hayalimdeki ev Devasa ve Dublex bir ev, ve en güzeli üst bölümde koçaman bir salon ahsap işçiliğinden, sadece benim odam olabilecek boyda bir oda ve odaya ayit banyo ve harika bir manzaralı teras. Evet herşey yoluna giriyor... Son gün eşşaların onayını vermek için işlemleri yapmaya gidiyordum annemle veeee BABAM tekrar geldi batmış düşüne biliyormusunuz toparlanmıştık. Sonradan haberi olmuş ve kalan bir borcu ödemek için bir arkadaşından para almış (tefeci) sonradan tefeci olduğunu öğrenmiş ( bence koca bir yalan ).
   Alınıcak ev gitti, bütün para gitti o günün gecesi hatırladığım bir kaç şey annemle ablamın evinin mutfağında oturup durumu değerlendirmeye aileme güç vermeye çalışıyordum ( zaten bir avuç güçüm vardı ) Annemle geçen dialogu aynen yazıcam ( olsun anne evimiz var, benim hala bir dükkanım var, babamla birlikte calışır öderiz, hem abimde çalışıyor. Annemin cevabı : Ev gitti oğlum tefeciye kalan parayı ödemek için evi sattık, baban gurur yapıp evi terketti, abin.... ) duyduğum son sözlerdi bunlar....
Biran ablamı gördüm annem bayıldı annem bayıldı diye yanıma gelmiş sonraki sözü hala kulağımda Adım.... adımı bağırdı, kardeşim delirmiş. VE ablam önüme düştü. Ufacık bir şey bile yapamadım kıpırdayamadım  (ablamı ailemden cok severim) ama ölmüştüm... Önce bir şok dalgası geçirmişim ve ertesi sabah ilk kalp spazm mı. Sonra zihnim uçtup gitti sanki. 4 gün boyunca hastaneye götürüldüm ( hangisi oldugunu yazamıcak kadar içimi acıtıyor hala) Bir, iki sonunda yarım yamalak toparlandım derken, ailem gay olduğumu öğrendi. İspiyonlandım ( burayı başkabir zaman yazıcam ) komik olan daha o sabah biri saat 09.30  sularında diğeri saat 13.00 civarında 2 kalp spazmı daha yaşamıştım. Yaşanan olaylar yüzünden ve ailemin muzaam tepkisi ki hala canım yanar düşündükçe yüzünden evi terkettim ( kaçtım )
Bir kaç ay sonra ailem kendilerine geldiklerini söylediler ve döndüm elimde kalan son şeyin başına geçtim marketim ve babam zoraki emekli oldu. :) .... kıyamadım Tekrar çalışmasına izin vermedim ve marketin başına geçirdim bende okuluma devam ederim rahat rahat diye düşündüm.... Ah benim gidipte gelemiyesice aklım. Sevgili babacığım kıza zamanda zengin olmayı planlayıp, sattıgım ürünlere ( Kİ çogu acık satılan ürünlerdi) en düşük kalite mal karıştırıp 1.inci kalite diye satmaya başlamış farkettigimde tek işimizide batırmıştı... Şunu anladım asla kaybettikler konumu kabullenemeyeceklerdi. Artık arkadaşım yoktu ve bulmak zordu ( Para gidince hepsi gitti çünkü). Daha güzeli geri döndüğümde annemler hayalim olan evin karşısın da kiralık ev bulmuşlar ( her gün pencerem o eve baktı..... Ama beni adam etti...) ve bulduğum aile benim değildi. Herkez benden kaçıyordu.
   Sonuç
Sonunda yanlız olduğumu anladım ve bununla savaştım savaştım daima savaştım.... Taki biri hayatıma girene kadar ve ben onu kaybedene kadar....
Evet bunu kabul edip tek başıma yaşamayı seçiyorum hiç olmazsa belli bir dönem , bu gün tek gittim o konsere buruk bir acı ve anılar içinde mutlu oldum. ( Şimdi biliyorum YANLIZLIĞI ve savaşmıyorum yenildim.)


14 Ocak 2013 Pazartesi

bir blogır buluşması istiyorum

Evet arkadaşlar özledim sizleri ve bir buluşma istiyorum.
pilanlıyalım ve yapalım artık :( planlama böülümünü üstlene bilirim kimler katılmak ister istanbul buluşmasına
yazarlarsa sevinirim
ona göre bir hazırlık yapıcam

7 Ocak 2013 Pazartesi

Feryat

Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Sevmedin mi sen beni hiç diye, sevmedin mi ki bu kadar canımı yakarsın. İçime kor alevler koyar da nasıl gidersin, neyledim ki bir kalemde silersin. Sevmedin mi sen beni nasıl bir sözde silersin. Yapmadım diyorum neden dinlemezsin beni, neden inanmazsın bana. Seni ne kadar seviyorum görmezmisin, kör oldum görmüyorum ey zalimim sesinden başka ses duymaz oldum duymuyorum.
   Söyle neden inanmazsın bana bunca zaman kaç kez hata yaptım sana kaç kez  yanlış yaptım da ilk cahilliğimde terkedersin beni. Anlamıyorum, anlayamıyorum anlamak istemiyorum. Neden bir birimiz bu kadar severken olmaz diyorsun. Beni neden ellerinle öldürüyorsun.
 Öldüm ey sevgili. bedenim ruhsuz gezer. Canımı aldın, kalbimi aldın, viran bir evde cehennemde gibiyim. Har yok, alevler ama ben yanarım. Dirhem dirhem etlerimi koparırlar, kalbimin acısı bedenimi sardı anla ne olur ben sevdiğim olmadan nefes alamıyorum, günü gündüzü göremiyorum.
 Ey zalimim sen dünyada en sevdiğimdin. Adına ad vermedim mi ? Geceme seni verdim gündüze seni.
  Ama madem sevmezsin beni, istemezsin yanında buna da kabul derim. Derim ama aşkımdan derim bana baktıkça için acımasın diye derim, sen rahat ol, mutlu ol diye derim. Derim sevgilim derim.

Dilerim mutlu olursun. Ben mutlu edemedim edenle olursun. Kalbinde hangi taraf varsa onunla olursun.
Bir tek şey isterim senden bana olan öfkenle yanlış karar alma düşün bu günü değil yarını düşün, yapabilirmisin, sen birini üzmeye dayanamazsın üzmeden onun yanında kalabilirmisin iyice düşün olur mu ?



biraz hüzün



Aggül seni camekanda görmüsler
Siyah saçin sirma ile örmüsler
Ürüyamda seni bana vermisler

Beni birakipta kor gidermisin

Aci poyraz gibi deli esmedim
Kaderime küstüm sana küsmedim
Ben o yardan umudumu kesmedim
Beni birakipta kor gidermisin

      Aliye Akkılıç



( saçıma aklar düşürdün.
göynüme ahlar düşürdün

gözüme yaşlar düşürdün
dilerim mutlu olasan 
ben layık olamadım 
layığını bulasan)
   
       Umayin

6 Ocak 2013 Pazar

Birinci bölüm (Jelibon)

    Duyuyor musun sevgilim. Aşkımıza yazılan ağıtlar okunuyor. Karartılar da gölgeler hayallerimizi oynuyor. Sessizce seyrediyorum mum ışığında canlanan anıları.
    İlk anımız canlanıyor hayal perdesinde....
    Karamsar bir gündü. Telaşla kendimi yollara atmıştım. Son durağında indim metrobüsün, hızlı hızlı merdivenlerden çıkıp üst geçidi bir çırpıda geçtim. Biraz uzakta tatlı bir adam bekliyordu. Birden yüzü değişti, ürktüm. Acaba beğenmemiş miydi beni ? İlk izlenim hep önemli olmuştur benim için ve o an aşık olmuştum biliyorum. Ama o sanki tedirgindi, yaklaştım. Yüzüne bakmak için tüm gücümü topladım. Ufacık bir red edilme kıracaktı beni, fakat gözlerinin içinde ki bir ışıltı cezbediyordu beni. Alal acele bir şeyler içmeyi önerdi.
 Tarifsiz bir heycanla yürüyordum yanında. Neresi olsun, ne yiyelim, ne içelim diye soruyor, bense bir hayalin peşinde gidiyordum. İçimden bir ses aradığın o diyordu. Aşkın olacak o. 
     Karar verip bişeyler yemek için hamburgerciye girdik. Elimde ne varsa eline tutuşturup üst kata çıkmasını istedim. Ben her şeyi alıp gelirim .! O an her şeyimi verirsem belki gitmez benimle biraz daha kalır diye düşünmeye başlamıştım. Bir şeyler alıp yanına gittiğimde titrediğimi hissettim. Sesi kulaklarım da yankılanıyor, sözleri beynime hücum ediyordu. Sohbet sohbeti açıyor, bir konudan diğerine geçiyorduk. Son yudumları da alınca içimi bir korku kapladı. Şimdi gitmek isticek bir daha da aramayacaktı beni. 
   Yürümeyi teklif etti. Oh sanırım bir deprem atlattım. Sahilde yan yana gezerken çocuklar gibiydim, hiç bir şey mutsuz edemezdi beni. Uzun bir yürüyüşten sonra bir yerde oturmaya karar verdik. Doğa beni seviyor. Şiddetli bir rüzgar esti önce ve hafif bir yağmur. Evet doğa beni seviyor, hep böyle bir ortamda aşık olmak istemiştim. Kapalı bir mekan bulup bir kaç çay içmeye karar verdik. İlk tavlamızı oynadık. Aslında iyi oynarım ama onunla olmayı düşünmekten sürekli yenildim. Sonrasında beni durağa kadar bıraktı ve ruhumun içine baktı. Allahım galiba ölüyorum.
   Bir sonraki gün beraber yemek yemeğe karar verdik. Evinin yakınlarında ki bir restoran ta götürdü beni. Tarihten bir parça, ahşap Osmanlı yapısı nezih bir yer. Özenle hazırlanmış masalar, denizi gören camlar, ahşap oymalı tavan. Be ben rüyamı görüyorum ? Baş başa yemeğimizi yeğip, biraz daha beraber zaman geçirmek için restoran'tın çay bahçesine geçtik. Yağmur seni seviyorum.... Yağmur damlalarından kaçırarak çayları getirmeye çalışıyordum. Masa'da oturmuş beni seyredişi o kadar hoşuma gidiyordu ki ...
Fakat ışık, hava, bulunduğumuz yer, oturduğu konum karşısında oturup onu seyretmek imkansız gibi geliyordu. Vakit geç olmaya başlayıp, tekrar yola çıktığımda bir parçam orada kaldı.
    Ve üçüncü buluşmamız, evine gidiyordum. Şirin bir oda, tatlı bir adam. Beraber sevdiğimiz şarkıları dinledik, film izledik. Teni tenime deydikçe kalbim duracak gibi oluyordu. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum, ilk öpüşü aklımı aldı. Elim tenine deydiğin de, bedenini sardığımda... Dünya durdu, herşey tersine dönüyor. Ayak uyduramaz oldum. Bu bu ten içimi yakıyor, tarifsiz bir tad tenim de dolaşıyor.
   Mum alevi sönüyor sevgilim, karanlık üstüme geliyor. Gözlerimi kapatıp güneşi andıran gözlerini düşünüyorum. Ben karanlıktan korkarım bilirsin Sevgilim.


                     " Hayal perdesinde oynar,
                            Kaybedilen anılar.
                      En acı düşleri oynar gölgeler,
                           Biten aşkları , Hala seven aşıkları..   
                                                                                 "

31 Aralık 2012 Pazartesi

Mutlu Noeller.....


Mutlu yıllar canlarım....
    Hım... Bugün yılbaşı benim için harika geçicek, evde Sevgili dostum buzdolabı, Gönül fatihim çamaşır makinası, Güzel gözlü televizyonum ve Sultanım bilgisayarım ile karşılıklı çekirdek çitliyip, koca bir büfe içkiyi yudumlayıp gece yarısına doğru Biricik gözdem bendeniz ile yatıcam.

 Eh buna da şükür. Ya kendimlede olamasaydım. :)

Benden eğlenceli Yılbaşı geçiren Şampanya mantarı ile vurulsun.

6 Aralık 2012 Perşembe

pardooooon


Bu gün geçmişimi düşündüm. Onca anıyı tek tek indirdim raflardan her birinde yaşadığım tatlı ve acı anları tekrar seyre daldım.
 Ne çok anı taşıyormuş insan hayatında ve na kadar azını hatırlıyormuş. Ben şanslıyım bu konuda büyük bir dolabım var benim zihnimde her bir anıyı özenle yerleştiriyorum yerine ve özlem duyduğumda dönüp tekrar izleyebiliyorum. İne bildiğim kadar diplere indim çocukluk anılarıma, masumlar diyemem o zamandan nasıl bir çatlak olduğum belliymiş'te  kimse fark edememiş:) Yinede severim çocukluk anılarımı bana biraz hayal perest gelir ama ne yapalım hayal olmadan çocukluk olmuyor. 
 Birden 19'larımda ailemle yaşadıklarım geldi aklıma her bir gün ne kadar ağırmış nasıl kaldırmışım, ama iyi ki yaşamışım 7 yıldır kendime ait bir hayatım var hürüm, özgürüm birazda buruk :( 
 Aşk anılarına girmicem her biri bir birinden tatlı insanlar tanıdım ama biri fenaydı ya of başım döndü birden,
Son olarak yakın zamana göz attım korktuğum kabullenemediğim çoooook ama  çooooooook şey varmış son bir iki ayda şimdi kabul ediyorum ben koooocaman bir şapşalım tamam mı? 

Anılar dolabımı kapatmadan özenle bir yer daha açtım hissediyorum yakın zamanda güzel bir hayat daha yaşıcam,  bakarsınız taş gibi bir erkek bulurum ( bende ki  şans oda bana çarpar kafam yarılır ya , ayrı bir konu) bak şimiden söylüyorum bana kırmızı gül almayı unutma gülleri çok severim ben hele ki kırmızı gülleri birde jelibon vazgeçilmezim hımmmm ( unutma bunları valla taşmaş demem kafaanı kırarım).

Not : bunca ilişki yaşadım alttan alttan söyledim durdum kırmızı gülleri çooook severim diye alan çıkmadı.
Onca alması gereken dururken canım Mis Mariam aldı :) yerim kız seni
Dip Dip Not : Yahu biri şu çocuğa bir paket jelibonla bir tane gül alı versin yazıktır..... 

26 Kasım 2012 Pazartesi

Kaytan Bıyık'a İtafen

    Güzelim benim... Seninle dünyanın en güzel zamanı'nı yaşadım. Çok sey gördüm, çok sey yaşadım, hayatımda sayılı vazgeçilmez noktalar gerçekleşti. Sen o noktaların en tatlısısın.
   Ne varki her güzelliğin bir sonu vardır. Ama seninle sevgili iken olduğumuzdan daha güzel bir bağ kuracağımıza inanıyorum. Üzgün değilim sevgilimden ayrıldım ama dünyamım en değerli arkadaşına sahip oldum.... İyiki hayatıma girmişsin güzelim, iyiki sevmişiz bir birimizi....


NOT: Eeeee artık boşadığına göre beni muzurluklar yapabilirim:)

20 Kasım 2012 Salı

Alıntı Bir Yazı Ama Bayıldım





 Yaz gelse buralara, her zaman geldiği gibi. Eskiden bir kaç ailenin kaldığı ama bahçesinde hanımeli kokusunun eksik olmadığı, mandalin ve asmaların gölgesi altında kahvaltı yapsak;Ağustos gülleriyle sardunyalar sarsa etrafı.Ortancaların pembesine benzese dudakların. Alı moru bir bahçede kaybetsem seni. Koruk tadında ekşitse bu durum yüzümü. Tam o sırada ayva kokulu bir dalda  bulsam seni.keşke sen gelsen de...

   Boş, sıcak ve miskin bir öğleden sonrasında denize gitsek; iki arkadaş gibi görünüşte. Deve güreşi yapsak etrafımıza sular saçarak.Ben korksam derin mavi karanlık denizden. Sen beni yüreklendirsen...Olmadı tutup çeksen götürsen elimden... Ben direnemesem her zamanki gibi teslimiyetimle ve mütevekkil tavrımla sana karşı. Akşamüstü dönüşte araba bulamayıp, sahil yolundan yazlıklar arasından, sağımızda mavi deniz, solumuzda yeşil, heybetli, kadim dağların gölgesi üzerimizde, 4km'lik yolu yürüsek; güneşin batışını izlesek zeytin ağaçlarının arasında. Ağustos böceklerinin sıcaktan şikayet edercesine cırıltısı kulaklarımızda...

  Ertesi gün Cunda'ya çıksak. Kilisenin harabesi gölgesinde bakınsak engin,masmavi deniz içindeki ufacık adalara. Ege'nin mitolojik dokusunda Zeus'u ve nice tanrıları anlatsam, fısıldasam çapkınlıklarını.Koşsak yakalayıp eteklerini. Sen şaşırsan, kızarsan kulaklarına kadar. Arnavut kaldırımlı taş döşeli sokaklarında; pembeler giymiş, rum evleri arasında dolaşsak.Rumca kelimeler fısıldasam kulaklarına. Hayret dolu gözlerinin en derin siyahına baksam...Durmasak, Şeytan sofrasında alsak soluğu... Güneşin en utangaç vakti baksak kızılına,daha da utandırsak güneşi, kaçırsak hatta...

  Sonra eve gelsek. Duş almaya fırsat bulamadan annemin sıcak yemeklerinin kokusunu bahçeden duysak ve bahçe masasının tozunu sen silsen. Gizliden bana baksan; ben de sana...Tabakları masaya birlikte koysak.Karanfil kokulu sıcak bir sohbete dalsak.  Yemek yedikten sonra üzerimize bir sevdalık uykusudur çökse.Ve vakit geç olsa benim odama geçsek, sarılsak sımsıkı gün boyu serinlemiş bedenlerimize.Deniz ve yosun kokan tenine bir buse kondursam, sen uyuyor numarası yapsan ama ben bilsem uyumadığını, kalp atışının hızlandığını.

  Nefesinin sıcaklığı ile uykuya dalsam.Sabah kalktığımda uyuşmuş kolumu sana göstersem... Sonra... Sonra eskiden bir kaç ailenin kaldığı ama bahçesinde hanımeli kokusunun eksik olmadığı, mandalin ve asmaların gölgesi altında  kahvaltı yapsak;Ağustos gülleriyle sardunyalar sarsa etrafı...

14 Kasım 2012 Çarşamba

Pek Revâdır Sevdiğin Ettiklerin

Pek revâdır sevdiğim ettiklerin
Âşıkı günlerce beklettiklerin
Gelmeyip ağyâr ile gittiklerin
Gez, görüş eğlen ,sıkılma zevke bak
Bir gelir insan cihanâ, durma çak.

Gül gibi ruhsâr-ı hüsnün solmadan,
Nev-civân kalbinde gam yer bulmadan,
Ben gibi meyûs-i devrân olmadan

Gez, görüş eğlen ,sıkılma zevke bak
Bir gelir insan cihanâ, durma çak

Bir şarkı koroda söylememiz için verildiği ilk günden beri bi şey çekiyor beni bu şarkıda, neden niçin derken dönüp baktım yaşadıklarıma. Acı tatlı ne kadar şey yaşamışım, her anını hala hasret ve zevkle anıyorum.
 Bilmiyorum hayat daha neler getiricek ama ben her dakikasına kabulüm. :)

Veeee kısmetse Konserde bu şarkıyı söyleyeceğim...:)

12 Kasım 2012 Pazartesi

YİTİK SEVGİLİ


         Kızmadım ki ben sana, sebepsiz değildi gidişin. Sevmiyormuşsun beni kal, diyemem ki. Hem alıştım gidişine, geçelerden korkmuyorum. Sensizde uyuya biliyorum artık. Bak çiçekler solmadı sensiz, masada hala mumlar yanıyor.
         Dün eşyalarını topladım, sana ait ne varsa kaldırdım tek tek. Anılarını bir bir sakladım. Sen yoksun artık bende…
Yo kırılmadım sana. Biz istemedik mi ayrılmayı? Söylemedik mi son sözlerimizi? Hani sevmiyordun beni?
         Neden… neden geldin ki şimdi. Ne istiyorsun benden. Git…  git artık, çık hayallerimden. Girme rüyalarıma.
         Gözyaşlarımı da al git artık…
// Git… Unutamasam da seni
Hala sevsem de
Sevilmek için, sevmek için
Git…
//

     //

9 Kasım 2012 Cuma

Mis Maria dan sevgilerle

Miss Maria'nın yanından sevgilerle. Şuan Mariamın yanından yazıyorum, mis gibi yemek kokuları vızır vızır sipariş yoğunluğu arasında eyfi keyif yapıyoruz iş yerinde.:)
   Mis Maria'nın telaşı şu çıktı bu çıkmadı, oldu olmadı, yemek soğudu, yemek yandı, imdat modunda.... Yanlız ben fena koptum burda sıcak yüzünden giydiğim pembe kazak ile ten rengim aynı oldu. Ayrıca  Maria yı izlerken sandalyemde zor duruyorum heran yere yığılma ihtimalim var gülme krizinden :D
 Sabah kimseye yorum yazmamış olursam bilinki sonum Maria'nın yanında gülme krizinden yada (büyük ihtimal hunharca boğazlanarak """Maria tarafından""") ölmüş (öldürülmüş) olacağım.

  Not: Kaytan Bıyık bey Şimdilik taciz, saldırı, alttan alttan çamur yatmıyorum, ama sanmayın ki bunun acısını çıkarmıcam ilk buluşmada "Tecavüz vallahi tecavüz" olmadı ağır tahrik ten saldırı (anlayınız lütfen fenalardayım)  :)

3 Kasım 2012 Cumartesi

Blog'ır Buluşması

   Bu gün saat 5 de @Petrik ciğin  haber vermesi ile blogır buluşmasına gittim. 14 sadece 3 ü ile tanışmıstım öncesinde  bir birinden tatlı 14 kişi bukadarmı tatlı olurlar.
  Şimdiden söyliyim ad hafızam çok çok azdır. o sebepten aklımda kalanlarla tarif edicem.
Öncelikle aramızdaki tek bayan. Kız sen nekadar tatlısın böyle, ilk gördüğümde soğuk, asabi, birazda küstah biri demiştim içimden (özellikle beni tanımazsın diyince :(   ) ama tanıdıkca bütün ön yargılarım yersiz çıktı. Ve  Mis Mariyamdan sonra çok çok tatlı bir bayan daha tanıdığımı kabul ediyorum. şimdiki yargılar Açık sözlü ,sevecen ve hınzır ki hınzır :D .
 Gelelim nerdeyse aklımda kalan iki isimden birine atlıkarıncada bir tur daha tek söz söylesem senin hamurunda ne var böyle birisi kıskanıcak ama bu ne güzellik iki gıdım aklım vardı oda aktı gitti.
 Kaju umarım adını doğru yazmışımdır fazla konuşamasak da cana yakın biri.
Kaldırım gine havasında idi :) Güleç yüz ve sevecen bir tavır, unutmadan Anlatsam Bi bok olmaz yavrucum anladık Kaldırımın kucagı rahat rahat da :) .
 Ve Yayık Ayranı olmaz seni biraz açmak lazım. Ama bu işi bizim yerimize koltuklar yaptı sanırım:)
O koltuklar neydi ya hala oturamıyorum kalçamın büyük bir bölümü yok neredeyse. Velasık kelam güzel bir gün gecirdim daha yazıcak çok çok sey var ama bu kadarla yetinmek istedim.

  Şimdi yazmak istediğim birşey daha var @Kaytan bıyık a  telefonda söylediğim gibi bana yorum yapmanı istemiyorum artık.... kırgın, kızgın, öfkeli, aklına gelebilicek herşeyi geçiriyorum. Çok çok teşekkür ederim

25 Ekim 2012 Perşembe

olmaz ilaç

Olmaz ilaç sine-i sad pâreme
Çare bulunmaz bilirim yâreme
Baksa tabiban-ı cihan çâreme
Çare bulunmaz bilirim yâreme

Kastediyor piri müjen canıma
Gözleri en son girecek kanıma
Şerh edemem halimi cananıma
Çare bulunmaz bilirim yareme

Hüzün Sensin

Neden canım yanıyor. Neden acıyor her yerim. Bayram değil mi bu gün? Sevinçle koşmamız gerekmiyor mu ? Neden anlamıyorum neden kalbim bu kadar derinden sızlıyor. Özlem mi acımı çekilmez kılan ? Yanlızlık mı yoksa , bilinmez bekleyiş mi ? Gözlerime yaşlar dolduran. Sessiz çığlıklar'da boğulur oldum, kimsesiz bir gül gibi sarardım soldu'm.  Ey kalbim bu kadar karanlık mahzenlerin ? Çıkılmaz mı yaşlı merdivenlerin? Mum ışığına hasretim kara kuyularda, görmez oldu gözlerim gecenin ışığını. Seçemez oldum artık hayalin tadını , gerçeğin acısını. Söyle ey dünya neden bu öfken bana, neden kırdın kanatları mı? Viran oldu evim, alev alev yanıyor perçem'im. Rüzgarların bağımı bahçemi haraab eyledi, yağmurların gözyaşlarımı sel eyledi.
       Kimi sevdiysem almadın mı benden ? Varımı yoğumu çalmadın mı benden ? Neden bu öfken ey dünya?
Alma bu sefer sevdiğimi benden, çalma ruhumu elimden. Bitsin artık öfken. Gayrı ne dayanacak takatim kaldı, ne aşksız yaşıyacak bir kalbim kaldı. 

6 Eylül 2012 Perşembe

DÖNDÜN MÜ ?


Döndün mü sevgilim? Hasret diyarlarından.
Bir yudum su gibi muhtacım sana.
Döndün mü bana?
Gölgenle avunurdum mum ışıklarında.
Güne-şi çehrenle döndün mü bana?
Sözsüz şiirlerde okudum seni.
Bir hecede gizliydin aradım seni.
Ağlama gözlerinden düşer kaybolurum derdin.
Ey gözlerimin ışığı bana geri mi geldin?
Kurumuş dudağım, çatlak ellerim.
Hasretinle ağlar seni dilerim.
Başımı göğsüne yaslamaya mı geldin?
Kulağım kapıda, gözüm yollarda.
Yeter artık sevgilim geri dön bana...



//Dönmez sanırsın gidenler geri.
Beklemez sanırsın bıraktıkların seni.
Ne çare ki giden dönse bekleyen değişir,
Beklenen gelse gelen değişir.
//