Güzelim benim... Seninle dünyanın en güzel zamanı'nı yaşadım. Çok sey gördüm, çok sey yaşadım, hayatımda sayılı vazgeçilmez noktalar gerçekleşti. Sen o noktaların en tatlısısın.
Ne varki her güzelliğin bir sonu vardır. Ama seninle sevgili iken olduğumuzdan daha güzel bir bağ kuracağımıza inanıyorum. Üzgün değilim sevgilimden ayrıldım ama dünyamım en değerli arkadaşına sahip oldum.... İyiki hayatıma girmişsin güzelim, iyiki sevmişiz bir birimizi....
NOT: Eeeee artık boşadığına göre beni muzurluklar yapabilirim:)
26 Kasım 2012 Pazartesi
20 Kasım 2012 Salı
Alıntı Bir Yazı Ama Bayıldım
Yaz gelse buralara, her zaman geldiği gibi. Eskiden bir kaç ailenin kaldığı ama bahçesinde hanımeli kokusunun eksik olmadığı, mandalin ve asmaların gölgesi altında kahvaltı yapsak;Ağustos gülleriyle sardunyalar sarsa etrafı.Ortancaların pembesine benzese dudakların. Alı moru bir bahçede kaybetsem seni. Koruk tadında ekşitse bu durum yüzümü. Tam o sırada ayva kokulu bir dalda bulsam seni.keşke sen gelsen de...
Boş, sıcak ve miskin bir öğleden sonrasında denize gitsek; iki arkadaş gibi görünüşte. Deve güreşi yapsak etrafımıza sular saçarak.Ben korksam derin mavi karanlık denizden. Sen beni yüreklendirsen...Olmadı tutup çeksen götürsen elimden... Ben direnemesem her zamanki gibi teslimiyetimle ve mütevekkil tavrımla sana karşı. Akşamüstü dönüşte araba bulamayıp, sahil yolundan yazlıklar arasından, sağımızda mavi deniz, solumuzda yeşil, heybetli, kadim dağların gölgesi üzerimizde, 4km'lik yolu yürüsek; güneşin batışını izlesek zeytin ağaçlarının arasında. Ağustos böceklerinin sıcaktan şikayet edercesine cırıltısı kulaklarımızda...
Ertesi gün Cunda'ya çıksak. Kilisenin harabesi gölgesinde bakınsak engin,masmavi deniz içindeki ufacık adalara. Ege'nin mitolojik dokusunda Zeus'u ve nice tanrıları anlatsam, fısıldasam çapkınlıklarını.Koşsak yakalayıp eteklerini. Sen şaşırsan, kızarsan kulaklarına kadar. Arnavut kaldırımlı taş döşeli sokaklarında; pembeler giymiş, rum evleri arasında dolaşsak.Rumca kelimeler fısıldasam kulaklarına. Hayret dolu gözlerinin en derin siyahına baksam...Durmasak, Şeytan sofrasında alsak soluğu... Güneşin en utangaç vakti baksak kızılına,daha da utandırsak güneşi, kaçırsak hatta...
Sonra eve gelsek. Duş almaya fırsat bulamadan annemin sıcak yemeklerinin kokusunu bahçeden duysak ve bahçe masasının tozunu sen silsen. Gizliden bana baksan; ben de sana...Tabakları masaya birlikte koysak.Karanfil kokulu sıcak bir sohbete dalsak. Yemek yedikten sonra üzerimize bir sevdalık uykusudur çökse.Ve vakit geç olsa benim odama geçsek, sarılsak sımsıkı gün boyu serinlemiş bedenlerimize.Deniz ve yosun kokan tenine bir buse kondursam, sen uyuyor numarası yapsan ama ben bilsem uyumadığını, kalp atışının hızlandığını.
Nefesinin sıcaklığı ile uykuya dalsam.Sabah kalktığımda uyuşmuş kolumu sana göstersem... Sonra... Sonra eskiden bir kaç ailenin kaldığı ama bahçesinde hanımeli kokusunun eksik olmadığı, mandalin ve asmaların gölgesi altında kahvaltı yapsak;Ağustos gülleriyle sardunyalar sarsa etrafı...
Boş, sıcak ve miskin bir öğleden sonrasında denize gitsek; iki arkadaş gibi görünüşte. Deve güreşi yapsak etrafımıza sular saçarak.Ben korksam derin mavi karanlık denizden. Sen beni yüreklendirsen...Olmadı tutup çeksen götürsen elimden... Ben direnemesem her zamanki gibi teslimiyetimle ve mütevekkil tavrımla sana karşı. Akşamüstü dönüşte araba bulamayıp, sahil yolundan yazlıklar arasından, sağımızda mavi deniz, solumuzda yeşil, heybetli, kadim dağların gölgesi üzerimizde, 4km'lik yolu yürüsek; güneşin batışını izlesek zeytin ağaçlarının arasında. Ağustos böceklerinin sıcaktan şikayet edercesine cırıltısı kulaklarımızda...
Ertesi gün Cunda'ya çıksak. Kilisenin harabesi gölgesinde bakınsak engin,masmavi deniz içindeki ufacık adalara. Ege'nin mitolojik dokusunda Zeus'u ve nice tanrıları anlatsam, fısıldasam çapkınlıklarını.Koşsak yakalayıp eteklerini. Sen şaşırsan, kızarsan kulaklarına kadar. Arnavut kaldırımlı taş döşeli sokaklarında; pembeler giymiş, rum evleri arasında dolaşsak.Rumca kelimeler fısıldasam kulaklarına. Hayret dolu gözlerinin en derin siyahına baksam...Durmasak, Şeytan sofrasında alsak soluğu... Güneşin en utangaç vakti baksak kızılına,daha da utandırsak güneşi, kaçırsak hatta...
Sonra eve gelsek. Duş almaya fırsat bulamadan annemin sıcak yemeklerinin kokusunu bahçeden duysak ve bahçe masasının tozunu sen silsen. Gizliden bana baksan; ben de sana...Tabakları masaya birlikte koysak.Karanfil kokulu sıcak bir sohbete dalsak. Yemek yedikten sonra üzerimize bir sevdalık uykusudur çökse.Ve vakit geç olsa benim odama geçsek, sarılsak sımsıkı gün boyu serinlemiş bedenlerimize.Deniz ve yosun kokan tenine bir buse kondursam, sen uyuyor numarası yapsan ama ben bilsem uyumadığını, kalp atışının hızlandığını.
Nefesinin sıcaklığı ile uykuya dalsam.Sabah kalktığımda uyuşmuş kolumu sana göstersem... Sonra... Sonra eskiden bir kaç ailenin kaldığı ama bahçesinde hanımeli kokusunun eksik olmadığı, mandalin ve asmaların gölgesi altında kahvaltı yapsak;Ağustos gülleriyle sardunyalar sarsa etrafı...
14 Kasım 2012 Çarşamba
Pek Revâdır Sevdiğin Ettiklerin
Pek revâdır sevdiğim ettiklerin
Âşıkı günlerce beklettiklerin
Gelmeyip ağyâr ile gittiklerin
Gez, görüş eğlen ,sıkılma zevke bak
Bir gelir insan cihanâ, durma çak.
Gül gibi ruhsâr-ı hüsnün solmadan,
Nev-civân kalbinde gam yer bulmadan,
Ben gibi meyûs-i devrân olmadan
Gez, görüş eğlen ,sıkılma zevke bak
Bir gelir insan cihanâ, durma çak
Bir şarkı koroda söylememiz için verildiği ilk günden beri bi şey çekiyor beni bu şarkıda, neden niçin derken dönüp baktım yaşadıklarıma. Acı tatlı ne kadar şey yaşamışım, her anını hala hasret ve zevkle anıyorum.
Bilmiyorum hayat daha neler getiricek ama ben her dakikasına kabulüm. :)
Veeee kısmetse Konserde bu şarkıyı söyleyeceğim...:)
Âşıkı günlerce beklettiklerin
Gelmeyip ağyâr ile gittiklerin
Gez, görüş eğlen ,sıkılma zevke bak
Bir gelir insan cihanâ, durma çak.
Gül gibi ruhsâr-ı hüsnün solmadan,
Nev-civân kalbinde gam yer bulmadan,
Ben gibi meyûs-i devrân olmadan
Gez, görüş eğlen ,sıkılma zevke bak
Bir gelir insan cihanâ, durma çak
Bir şarkı koroda söylememiz için verildiği ilk günden beri bi şey çekiyor beni bu şarkıda, neden niçin derken dönüp baktım yaşadıklarıma. Acı tatlı ne kadar şey yaşamışım, her anını hala hasret ve zevkle anıyorum.
Bilmiyorum hayat daha neler getiricek ama ben her dakikasına kabulüm. :)
Veeee kısmetse Konserde bu şarkıyı söyleyeceğim...:)
12 Kasım 2012 Pazartesi
YİTİK SEVGİLİ
Kızmadım ki ben sana, sebepsiz
değildi gidişin. Sevmiyormuşsun beni kal, diyemem ki. Hem alıştım gidişine,
geçelerden korkmuyorum. Sensizde uyuya biliyorum artık. Bak çiçekler solmadı
sensiz, masada hala mumlar yanıyor.
Dün eşyalarını topladım, sana ait
ne varsa kaldırdım tek tek. Anılarını bir bir sakladım. Sen yoksun artık bende…
Yo kırılmadım sana. Biz istemedik mi ayrılmayı? Söylemedik mi son sözlerimizi?
Hani sevmiyordun beni?
Neden… neden geldin ki şimdi. Ne
istiyorsun benden. Git… git artık, çık
hayallerimden. Girme rüyalarıma.
Gözyaşlarımı da al git artık…
// Git… Unutamasam da
seni
Hala sevsem de
Sevilmek için, sevmek için
Git…
//
Dün eşyalarını topladım, sana ait ne varsa kaldırdım tek tek. Anılarını bir bir sakladım. Sen yoksun artık bende…
Yo kırılmadım sana. Biz istemedik mi ayrılmayı? Söylemedik mi son sözlerimizi? Hani sevmiyordun beni?
Neden… neden geldin ki şimdi. Ne istiyorsun benden. Git… git artık, çık hayallerimden. Girme rüyalarıma.
Gözyaşlarımı da al git artık…
Hala sevsem de
Sevilmek için, sevmek için
Git…
//
//
9 Kasım 2012 Cuma
Mis Maria dan sevgilerle
Miss Maria'nın yanından sevgilerle. Şuan Mariamın yanından yazıyorum, mis gibi yemek kokuları vızır vızır sipariş yoğunluğu arasında eyfi keyif yapıyoruz iş yerinde.:)
Mis Maria'nın telaşı şu çıktı bu çıkmadı, oldu olmadı, yemek soğudu, yemek yandı, imdat modunda.... Yanlız ben fena koptum burda sıcak yüzünden giydiğim pembe kazak ile ten rengim aynı oldu. Ayrıca Maria yı izlerken sandalyemde zor duruyorum heran yere yığılma ihtimalim var gülme krizinden :D
Sabah kimseye yorum yazmamış olursam bilinki sonum Maria'nın yanında gülme krizinden yada (büyük ihtimal hunharca boğazlanarak """Maria tarafından""") ölmüş (öldürülmüş) olacağım.
Not: Kaytan Bıyık bey Şimdilik taciz, saldırı, alttan alttan çamur yatmıyorum, ama sanmayın ki bunun acısını çıkarmıcam ilk buluşmada "Tecavüz vallahi tecavüz" olmadı ağır tahrik ten saldırı (anlayınız lütfen fenalardayım) :)
Mis Maria'nın telaşı şu çıktı bu çıkmadı, oldu olmadı, yemek soğudu, yemek yandı, imdat modunda.... Yanlız ben fena koptum burda sıcak yüzünden giydiğim pembe kazak ile ten rengim aynı oldu. Ayrıca Maria yı izlerken sandalyemde zor duruyorum heran yere yığılma ihtimalim var gülme krizinden :D
Sabah kimseye yorum yazmamış olursam bilinki sonum Maria'nın yanında gülme krizinden yada (büyük ihtimal hunharca boğazlanarak """Maria tarafından""") ölmüş (öldürülmüş) olacağım.
Not: Kaytan Bıyık bey Şimdilik taciz, saldırı, alttan alttan çamur yatmıyorum, ama sanmayın ki bunun acısını çıkarmıcam ilk buluşmada "Tecavüz vallahi tecavüz" olmadı ağır tahrik ten saldırı (anlayınız lütfen fenalardayım) :)
3 Kasım 2012 Cumartesi
Blog'ır Buluşması
Şimdiden söyliyim ad hafızam çok çok azdır. o sebepten aklımda kalanlarla tarif edicem.
Öncelikle aramızdaki tek bayan. Kız sen nekadar tatlısın böyle, ilk gördüğümde soğuk, asabi, birazda küstah biri demiştim içimden (özellikle beni tanımazsın diyince :( ) ama tanıdıkca bütün ön yargılarım yersiz çıktı. Ve Mis Mariyamdan sonra çok çok tatlı bir bayan daha tanıdığımı kabul ediyorum. şimdiki yargılar Açık sözlü ,sevecen ve hınzır ki hınzır :D .
Gelelim nerdeyse aklımda kalan iki isimden birine atlıkarıncada bir tur daha tek söz söylesem senin hamurunda ne var böyle birisi kıskanıcak ama bu ne güzellik iki gıdım aklım vardı oda aktı gitti.
Kaju umarım adını doğru yazmışımdır fazla konuşamasak da cana yakın biri.
Kaldırım gine havasında idi :) Güleç yüz ve sevecen bir tavır, unutmadan Anlatsam Bi bok olmaz yavrucum anladık Kaldırımın kucagı rahat rahat da :) .
Ve Yayık Ayranı olmaz seni biraz açmak lazım. Ama bu işi bizim yerimize koltuklar yaptı sanırım:)
O koltuklar neydi ya hala oturamıyorum kalçamın büyük bir bölümü yok neredeyse. Velasık kelam güzel bir gün gecirdim daha yazıcak çok çok sey var ama bu kadarla yetinmek istedim.
Şimdi yazmak istediğim birşey daha var @Kaytan bıyık a telefonda söylediğim gibi bana yorum yapmanı istemiyorum artık.... kırgın, kızgın, öfkeli, aklına gelebilicek herşeyi geçiriyorum. Çok çok teşekkür ederim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)